"Ayinesi iştir kişinin / Lafa bakılmaz"


Marmaristen Datça'ya doğru yol aldığınızda,
Datça'ya 20 km tabelası ile Emecik Köyünün
giriş tabelasını görebilirsiniz.
Emeklilik zamanlarımı İstanbul dışında Kuzey Ege'de
Edremit körfezinde memleketim olan küçük bir köyde
geçirmeyi planlarken; hayat, Egenin en güneyine, ilk
cümlede tarifini verdiğim bu köye getirdi beni.
2007 Kasımdan beri yaşadığım bu köyde, köydeki hayatımla
ilgili tecrübelerimi/gözlemlerimi ve kaybolmaya yüz tutmuş
bilgileri zaman buldukça paylaşacağım.
Umarım zamana iyi bir tanıklık ederim.

Ve zaman değişti. Yol kasım 2014 de Emecik'ten Datça'nın içine düştü. Artık Hayat DATÇA'nın içinden akacak..

23 Eylül 2011 Cuma

Ok Ve Yay

“Çocukların senin çocukların değil,

Onlar kendi yolunu izleyen Hayat’ın oğulları ve kızları.

Senin sayende geldiler ama senden gelmediler

Ve seninle birlikte olsalar da senin değiller.

Onlara sevgini verebilirsin, düşüncelerini değil.

Çünkü onların da kendi düşünceleri vardır.

Bedenlerini tutabilirsin, ruhlarını değil.

Çünkü ruhlar yarındadır,

Sense yarını düşlerinizde bile göremezsin.

Sen onlar gibi olmaya çalışabilirsin ama sakın onları

Kendin gibi olmaya zorlama.

Çünkü hayat geriye dönmez, dünle de bir alışverişi yoktur.

Sen yaysın, çocukların ise senden çok ilerilere atılmış oklar.

Okçu, sonsuzluk yolundaki hedefi görür

Ve o yüce gücü ile yayı eğerek okun uzaklara uçmasını sağlar.

Okçunun önünde şükranla eğil

Çünkü okçu, uzaklara giden oku sevdiği kadar

Başını dimdik tutarak kalan yayı da sever...”

şair ve filozof Halil Cibran...

Taraf gazetesinde okuduğum Sezin Öneyin köşesindeki bu şiirden çok etkilendim. Ve bu sayfada da yer almasını istedim.

19 Eylül 2011 Pazartesi

Renklerimizi Kaybediyoruz

Bu bayramda (modernistlerin şeker, geleneksellerin ramazan bayramı dediği) Çanakkale'ye memleketime gittim. Mahalle arkadaşımın kızının nişanı var. Bu tür eğlenceleri hiç sevmem, hiç gitmek istemedim, annemin ısrarına, "kızım ayıp olur"una yenik düşüp düğün meydanına vardık. Emecikteki düğünlerden farkı yok, sanırım bütün ege köylerinde ve kasabalarında durum aynı; geniş bir meydan, ortada bir org, detone bir söyleyici, ve kasetlerden, CD den çalınan oyunlar, yerden kalkan tozlar, oturup izleyen daha yaşlılar, aynı kıyafetler, (kot pantolon olmaz bu düğünlerde gece elbiseleri ya da tuvaletler giyilir.) abartılı makyajlar...  Kızlarla erkekler beraber oynarlar (ama herkes kendi eşi/nişanlısı/ya da en yakın kan bağı akrabası ile).

Ne kadar modern görünen, modernci bir toplum olduk. Geleneklerimiz, kıyafetlerimiz, rengarenk basmalarımız, allı güllü fistanlarımız nerde? kim aldı bizden onları, her yerde kot pantolan ve penye var, her yerde aynı renkler, tektipleştik. Bu askeri düzen değil midir? nerde sivilliğimiz, yerelliğimiz, isyanım var!!

Mimari tektip, bütün kasabalar birbirinin aynı. Aynı apartman modeli, aynı berbat mimari, hangi kasabaya ya da şehre girdiğini ayırt edemiyorsun, belediye başkanının kötü kadrajlanmış kasaba fotoğrafı önüne yerleştirilmiş, kollarını kavuşturup .......'mıza hoşgeldiniz yazısı da olmasa hangi kasabaya, şehre girdiğinizi anlamıyosunuz.

Bütün pazarlar aynı oldu artık, bütün marketler aynı, seyahat ettiğinizde bütün şehirlerdeki hediyelik eşya satan dükkanlar aynı.

Hatta beslenme çeşitliliğimiz bile azaldı, eskiden mevsiminde yediğimiz bir çok şeyi artık her zaman yiyoruz. Markette pazarda patlıcanı, kabağı, domatesi, hıyarı, v.b gibi bir çok sebzeyi buluyorsunuz bütün yıl. Aynı sebzeden yapılan çeşitli yemekler artık unutulmak üzere, genelde aynı yemekler yapılmıyor mu?
....................................................................
Emecikte zaman zaman, zamanı görmüş geçirmiş incecik, zarif, rengarenk yerel kıyafetleri ile bir hanıma rastlarım. Esvapları renklidir, çiçeklidir, kendi içinde çok güzel bi uyumu vardır. Onu ve milas pazarındaki, Küçükkuyu- Ayvacık pazarındaki yerel kıyafetleri ile rastladığım bir kaç köylü kadını gördüğümde hep aynı şeyleri düşünüyorum, aynı duyguları yaşıyorum; renklerimizi kaybediyoruz, renklerimizi elimizden alıyorlar biz farkında olmadan, modernlik adına, batıcı olmak adına, gelişmiklik adına..

Bu durum bana pek bi dokunuyo.. Lütfen Renklerimize sahip çıkalım! Lütfen!