"Ayinesi iştir kişinin / Lafa bakılmaz"


Marmaristen Datça'ya doğru yol aldığınızda,
Datça'ya 20 km tabelası ile Emecik Köyünün
giriş tabelasını görebilirsiniz.
Emeklilik zamanlarımı İstanbul dışında Kuzey Ege'de
Edremit körfezinde memleketim olan küçük bir köyde
geçirmeyi planlarken; hayat, Egenin en güneyine, ilk
cümlede tarifini verdiğim bu köye getirdi beni.
2007 Kasımdan beri yaşadığım bu köyde, köydeki hayatımla
ilgili tecrübelerimi/gözlemlerimi ve kaybolmaya yüz tutmuş
bilgileri zaman buldukça paylaşacağım.
Umarım zamana iyi bir tanıklık ederim.

Ve zaman değişti. Yol kasım 2014 de Emecik'ten Datça'nın içine düştü. Artık Hayat DATÇA'nın içinden akacak..

16 Ağustos 2011 Salı

Ağustosta Dolunayda Periliköşk Koyunda

Ağustos ve temmuz aylarında akşamları sıklıkla çok sakin geçer, sıcak rahatsız ederdi. Bu sene rüzgarımız eksilmedi. 13 ağustos dolunayın olduğu gün, datça da geniş arkadaş topluluğu ile buluştuk. Kalabalık olunca ben dolunayın keyfini pek çıkaramam. Çünkü dolunayı izlerken sakinlik isterim, bir tür meditasyon yapar, arınırım. Zaten dolunayın doğuşunu da kaçırmıştık. O yüzden ertesi gün, akşam üzeri yemeklerimizi de alıp adaburnu da denilen periliköşk koyuna gittik. Masa, sandalye, kadehler, yemekler, küçük bir ışık, 7 arkadaş. Ve tabi aylanın mp3 ünden müzikler.
Hava rüzgarsız, çok hafif bir esinti var. Önce güneş battı, her tarafı kızıllık sardı, batı ufkunda rüzgar değirmenlerinin görüntüsü muhteşem. Sonra tam 180 derece zıttından ay turuncularını giyinmiş olarak katıldı bize. Henüz hava kararmamış kızıl renginde, ay ise turuncu. Birazdan ay bütün ihtişamı ile parlayacak, denize verecek şavkını ve denizde yakamoz keyfi başlayacak. Deniz ışıkla arınacak, bir sessizlik başlayacak, yakamozlara mı, denizin karanlığına mı, ayın parlaklığına mı, ayın parlaklığına inad gökyüzünde kendini ısrarla vurgulyan yıldızlara mı bakmalı. Hepsi birden olmaz mı? neden olmasın. Zaten öyle de oldu.
 Önce caz ve blues vardı masada, sonra yerini türk sanat müziğine aleko bacanosa, dedeefendiye bıraktı. Sessizlik, Huzur, Ferahlık, Derinlik, Aydınlık, Sonsuzluk, daha bir çok kavram içimizde, biz hepsiyiz, hepsi de biz. Bütün bu duygu seli taçlanmalı, denize atıyorum kendimi, suyun karanlığı ve serinliği içimi ürpertiyor, kışkırtıcı. Suyun kışkırtması bulaşıcı, arkadaşlarda atlıyorlar denize. Üşüyen çıkıyor, yakamozla daha çok beraber olmak isteyen kalıyor. Her yanımız yakamoz, içimiz de yakamoz, dışımız da.

Ve gecenin sürprizi peygamber devesi böceği masamıza misafir oldu.

1 yorum:

  1. Sevgili Komşum, ne güzel anlatmışsın... Pek bir imrendim. "Havadan sudan" etiketi anlatılanlar için haksızlık olmuş sanki? Özel ve güzel "dolunay geceleri"nden biri daha yaşanmış.

    Keyfiniz bol olsun.

    YanıtlaSil