"Ayinesi iştir kişinin / Lafa bakılmaz"


Marmaristen Datça'ya doğru yol aldığınızda,
Datça'ya 20 km tabelası ile Emecik Köyünün
giriş tabelasını görebilirsiniz.
Emeklilik zamanlarımı İstanbul dışında Kuzey Ege'de
Edremit körfezinde memleketim olan küçük bir köyde
geçirmeyi planlarken; hayat, Egenin en güneyine, ilk
cümlede tarifini verdiğim bu köye getirdi beni.
2007 Kasımdan beri yaşadığım bu köyde, köydeki hayatımla
ilgili tecrübelerimi/gözlemlerimi ve kaybolmaya yüz tutmuş
bilgileri zaman buldukça paylaşacağım.
Umarım zamana iyi bir tanıklık ederim.

Ve zaman değişti. Yol kasım 2014 de Emecik'ten Datça'nın içine düştü. Artık Hayat DATÇA'nın içinden akacak..

30 Nisan 2012 Pazartesi

Tuzak Bitkiler

Bahçenizde bitki yetiştirirken bazı bitkileri bitlerden korumak için bazı bitkileri yetiştirmek gerekir. Bu yetiştirilen bitkilere tuzak bitkiler deniyor. Bunlara örnek olan tuzak bitkiler; rezene, dereotu, lahana gibi. Bu bitkileri yaprak bitlerinin görüleceği yerlere diktiğinizde yaprak bitleri bunlara geliyor, sizin sebzelerinizi rahat bırakıyor.

Ben geçen sen bir keşif yaptım. Baklalar zaman içinde bit çekerler. Üzerinde küçük küçük bitleri görürsünüz. Geçen sene halk arasında eşek marulu http://www.sifamarket.com/sifali_bitkiler_71_esek-marulu_1859.html denen bitkinin üzerine bit topladığını gördüm. Yanındaki bakla da ise hiç bit yoktu.

Bu sene gözlemimi tekrarladım ve bahçede ne kadar eşek marulu varsa budamayıp bıraktım. Şu anda hepsinin üzeri bit dolu ve baklalarım da hiç bit yok. Geçen yıl köyde tarımla uğraşan komşumuza eşek marulunu gösterdim. Bu bitkiye ne dersiniz diye adını öğrenmek için. "Onu sök at, o bit yapar, bütün bahçeyi sarar dedi. " Bende dilimin döndüğünce anlatmaya çalıştım ama sanırım pek etkisi olmadı.

İşte iki fotoğraf, birisinde bitleri net görüyorsunuz, yanındaki baklanın resmini ayrı çekmek durumundaydım. Ve baklanın bitsiz görünümü. Son resme dikkat edilirse yanında eşek marulunu da görebilirsiniz.



18 Nisan 2012 Çarşamba

44. Yaşım İçin Hayatın Hediyesi; Solar Pleksus Çakra

Biraz geç oldu bu yazıyı kaleme almak ama kayda düşmeden edemeyeceğim. 44. Doğum günü partim benim için muhteşemdi. Buradan emeği geçen herkese tekrar teşekkür etmek istiyorum. O güne dair yaşadığım her şey çok güzeldi. Sürprizler, hediyeler, ve doğum günü anısına yapılan kayıtlar.

Doğum günü hazırlıkları içinde, küçüklüğümden başalayarak günümüze kadar geçen sürede fotoğraflarla hazırlanacak bir slayt gösterisi vardı. Bütün albümlerimi çıkardım, fotoğraflarımı taradım. Beni anlatan, hayatımı anlatan fotoğraflar olmalıydı. Fotoğrafları seçtiğim gün çok karışık duygular yaşadım. Altüst oldum. Aptallaştım, sevindirik oldum, duygudan duyguya savruldum, sarsıldım, hatırladım v.b bir çok şey yaşadım. Gece Hasanla sohbet ederken aniden ağlama krizi yaşadım..Belki yarım saat, belki 15 dakika, bilemiyorum. Ama benim için bir hayli uzundu.

Ertesi gün sağlık meslek lisesi yıllarıma renkler geri döndü. O güne dek hatırladığım bütün anılarım siyah beyazken artık renklenmişti. İçimde çözülmeler yaşamıştım. Ve en güzel tarafı 3. Çakra olan solar pleksusu hissetmiştim.

Bir zamanlar raja yoga yapmıştım. 3. göz üzerine çalışmıştım, yine bir zamanlar çigong çalışmaları yapmış, mikro kozmik meditasyon çalışmıştım. Mikrokozmik meditasyon çalışırken kök çakra (1. çakra) ve sakral çakra (2. çakra) yı, hissederken 3. çakra da bir şey hissedemiyordum. O gece solar pleksus çakramın pıt pıt hareketi bana en güzel hediye idi.

Solar pleksus çakrayı benim anlatmam ukalalık olur. Merak edenlere kolaylaştırıcı bir bağlantı verebilirim.

16 Nisan 2012 Pazartesi

Çücük (cücük) Böreği

Bu börek bildiğiniz klasik börek gibi değildir. İçinin malzemesinin yufkaya oranı çok daha fazladır. Üç yufka ile yapılır. Şimdi yapılışını anlatayım. Çücük ya da cücük soğan sibeği de denilen, yeşil soğanın tohum yapmak için yetiştirdiği organı diyelim. Cücükler toplanır, yıkandıktan sonra ince ince kıyılır.

Biraz tuz serpilerek ovulur ancak ezmemeli. İstenirse içine peynir de koyabilirsiniz. Ben koydum güzel oldu.
Bir çay bardağı kadar suyla böreklik mayasız hamur yoğurdum ve yufkaları açtım.
İlk yufkayı yağladığınız tepsinin altına serin, içine malzemenin yarısını yerleştirin ve biraz yağ gezdirin. İkinci yufkayı da açıp cücüklerin üzerine yerleştirin ve kalan cücükleri de bu yufkanın üzerine yerleştirin. Yine biraz yağ gezdirin. Son yufkayı da açıp böreğin üzerine yerleştirin. Bir yumurtanın sarısı, bir tatlı kaşığı yoğurt ve biraz yağ ile çırpılmış sosu böreğin üzerine sürüp susam ve çörek otu serpin.
Turbo fırında 180 C de üstü kızarana dek pişirin, yaklaşık 20-25 dak. Sonra ısıyı 150-160 dereceye getirip 10-15 dak daha pişirin. Ben piştikten sonra 15 dak fırın ısısını kapatıp fırın kapağını açmadan beklettim fırında. Ve sonuç. Afiyetle yiyorsunuz.


Ve son not, soğan acıdır ama bu börek pişince hafif şeker katmış gibi olur. Bence çok da lezzetlidir.

5 Nisan 2012 Perşembe

2012'nin Civcivleri

İstanbul dönüşü bir sürprizle karşılaştım. Köyden komşumuza bırakmıştık tavukları. Tavuğun birisi gurk olunca 13 yumurtayla gurka yatırmış. Dün 4 nisanda ilk civcivi gördüm. 7-8 nisan da civcivleri beklerken ilk civciv geldi. Henüz fotoğrafını alamadım ama çooook tatlı. İlk kez bu kadar küçük bir civciv görüyorum..çook sevimli çook...